-
1 grand
I1 haut / large büyük [by'jyc]◊Cette fille est très grande. — Bu kız çok büyük.
◊La fenêtre est grande ouverte. — Pencere sonuna kadar açık
2 important çok sayıda◊J'ai entendu un grand bruit. — Büyük bir gürültü duydum.
♦ il n'y a pas grand monde fazla kalabalık yok3 adulte büyük [by'jyc]◊Tu pourras y aller quand tu seras grand. — Büyüdüğün zaman gidebileceksin.
♦ les grandes personnes yetişkinler4 aîné daha yaşlı◊C'est son grand frère. — O ağabeyidir.
5 ünlü [yn'ly]◊C'est un grand écrivain. — O büyük bir yazardır.
IIn m f1 de grande taille büyük [by'jyc]2 büyük [by'jyc]◊3 enfant plus âgé büyük çocuk◊C'est un grand maintenant. — Büyük bir çocuktur o artık.
en grand ölçüyü geniş tutarak◊Il a fait les choses en grand pour cette fête. — Bu şenlik için ölçüyü geniş tuttu.
-
2 grande
I1 haut / large büyük [by'jyc]◊Cette fille est très grande. — Bu kız çok büyük.
◊La fenêtre est grande ouverte. — Pencere sonuna kadar açık
2 important çok sayıda◊J'ai entendu un grand bruit. — Büyük bir gürültü duydum.
♦ il n'y a pas grand monde fazla kalabalık yok3 adulte büyük [by'jyc]◊Tu pourras y aller quand tu seras grand. — Büyüdüğün zaman gidebileceksin.
♦ les grandes personnes yetişkinler4 aîné daha yaşlı◊C'est son grand frère. — O ağabeyidir.
5 ünlü [yn'ly]◊C'est un grand écrivain. — O büyük bir yazardır.
IIn m f1 de grande taille büyük [by'jyc]2 büyük [by'jyc]◊3 enfant plus âgé büyük çocuk◊C'est un grand maintenant. — Büyük bir çocuktur o artık.
-
3 gros
I1 large, épais büyük [by'jyc]2 corpulent şişman◊Il est devenu gros. — Şişmanladı.
3 çok [ʧok]4 grave büyük [by'jyc]5 vulgaire kaba [ka'ba]♦ un gros mot kaba bir sözIIn m fpersonne corpulente şişman1 çok [ʧok]2 en grand büyük [by'jyc]3 en grosa büyük boy◊C'est écrit en gros. — Büyük boy harflerle yazılı.
b yaklaşık [jakɫa'ʃɯk]◊Il y avait en gros deux cents personnes. — Yaklaşık iki yüz kişi vardı.
c toptan [top'tan] -
4 grosse
I1 large, épais büyük [by'jyc]2 corpulent şişman◊Il est devenu gros. — Şişmanladı.
3 çok [ʧok]4 grave büyük [by'jyc]5 vulgaire kaba [ka'ba]♦ un gros mot kaba bir sözIIn m fpersonne corpulente şişman -
5 énorme
-
6 formidable
1 très bon mükemmel [mycem'mel]2 très grand çok büyük -
7 respectable
1 digne de respect saygıdeğer [saj'gɯdeeɾ]2 hayli büyük -
8 vraisemblablement
büyük bir olasılıkla◊J'arriverai vraisemblablement demain. — Büyük bir olasılıkla yarın geleceğim.
-
9 pour
1 destiné à -(y)e, için, -den yana♦ être pour qqn, qqch bir şey ya da birinden yana olmak◊Je suis pour ce candidat. — Ben bu adaydan yanayım.
◊Il est pour. — O bundan yana.
2 ol- [oɫ'-]3 yerine [jeɾi'ne]4 par rapport à göre [ɟœ'ɾe]5 vers doğru [doː'ɾu]6 için [i'ʧin]7 yüzünden [jyzyn'den]8 karşılığında9 afin de (avec l'inf.) -mek için♦ pour que (avec le subj.) -mesi için◊J'ai tout fait pour qu'il vienne. — Gelmesi için herşeyi yaptım.
-
10 quartier
n m1 d'une ville semt, mahalle [mahal'le]2 partie bir şeyin parçası♦ quartier de viande büyük bir et parçası3 de la lune çeyrek ay4 avoir quartier libre istediğini yapabilmek5 quartier général genel karargâh -
11 représenter
v t1 montrer temsil etmek◊Ce tableau représente un paysage. — Bu resim bir manzarayı temsil ediyor.
2 constituer oluşturmak◊Ce travail représente un gros effort. — Bu çalışma büyük bir çabadan oluşuyor.
3 temsil etmek4 remplacer temsil etmek -
12 savant
-
13 raz-de-marée
-
14 vaste
-
15 fortune
n f1 richesse servet [seɾ'vet]♦ faire fortune servet yapmak2 de fortune derme çatma3 hasard talih [taː'lih]◊une bonne / une mauvaise fortune — kötü talih
-
16 fournir
-
17 intense
grand, important şiddetli [ʃiddet'li] -
18 supposer
v t1 penser sanmak◊Je suppose qu'il est sorti. — Dışarı çıktı sanıyorum.
2 impliquer gerektirmek◊La pratique de cet art suppose une grande habileté. — Bu sanatı yapmak büyük bir ustalık gerektirir.
3 supposer que (suivi du subj.) diyelim ki◊Supposons que tu aies un problème. — Diyelim ki senin bir sorunun var.
-
19 activité
n f1 occupation, action etkinlik [etcin'lic]♦ être en activité çalışır olmak2 volcan en activité aktif yanardağ3 canlılık -
20 bien-être
См. также в других словарях:
büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük boy — sf. Normal ölçülerden daha büyük Bir ana dans sırasında, büyük boy duvar aynalarından birini gösterdi. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük sözüme tövbe! — bir konuda çok kesin konuşulduğunda tersi bir durumun başa gelmemesi dileğini belirten bir söz Büyük sözüme tövbe, hatır ve hayalime bile getiremem. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük başın derdi büyük olur — büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur anlamında kullanılan bir söz Mutlu değildi. Büyük başın derdi de sıkıntısı da büyük olur. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük yemin etmek — bir şeyi yapmamak konusunda en kutsal şeyler üzerine ant içmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük ünlü uyumu — is., dbl. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü a, ı, o, u varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü e, i, ö, ü varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu:… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Büyük Birlik Partisi — Partei der Großen Einheit Vorsitzender Mustafa Destici Gründungsjahr 1993 Gründer … Deutsch Wikipedia
büyük lokma ye büyük söyleme — başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Bir Bakmışsın — Infobox Album Name = Bir Bakmışsın Type = Album Artist = Yalın Background = Yellow Released = April 17, 2005 Recorded = 2005 Genre = Pop rock Label = Pasaj Music Reviews = Last album = Ellerine Sağlık (2004) This album = Bir Bakmışsın (2005) Next … Wikipedia
bir bakıma — zf. Başka bir görüşle, başka bir düşünüşle Nadire Hanım bir bakıma kocasının büyük adam oluşuna seviniyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir selam bin hatır yapar — selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük